LET'S MAKE A MOVIE TOGETHER ABOUT THE TRAGEDY OF THE CIRCASSIAN PEOPLE
The Circassian genocide and exile is one of the most painful pages in the history of not only Circassians but also the entire humanity. However, even in Turkey, where most Circassian exiles live, this tragedy is not known enough. The most important reason for this is that the Circassian genocide and exile are not officially recognized worldwide. However, another reason is that this disaster is almost never addressed in popular media channels such as cinema and television, which have the ability to convey a message to large audiences. For example, in Turkey, where the largest number of Circassians live in the world, there is not a single film shot on this subject. Even when an exiled nation, a plundered homeland, a destroyed culture and a great tragedy are in plain sight.
In the past, it was perhaps more difficult to attribute them to the world public opinion. But now we are in the age of communication and technology. We can tell this tragedy to the world public and make our own modest contribution so that such suffering does not happen again. We must mobilize all our resources on this path.
This is a debt of gratitude to our ancestors, whose name we do not even know, who bravely resisted one of the world's greatest empires for over two hundred years. Their villages and fields were burned, they froze on the mountain tops, on the migration routes, they were crushed by epidemic diseases on the ships they were embarked and at the ports they arrived, and they perished in the Arabian deserts and the Anatolian steppes.
Now is the time to make a movie that will tell this tragedy to millions. We know that there have been many unsuccessful attempts in this regard. The biggest mistake made in these attempts was to set out with costly scenarios that required huge production. Of course, the spirit of the period was also very important in this regard.
Now this spirit is on our side…
On the other hand, we have an impressive scenario. It is a scenario that can be shot with a modest budget, deals with universal themes, highlights human values, creates an impact and raises awareness.
This scenario has already started to attract the attention of institutions that support such productions in the country and abroad. However, we need a starting spark for the project to start moving forward. If this is achieved, we believe that its continuation will come in a short time and it will appear as a great work that will go down in the history of the diaspora.
We should all share this honor.
We invite you to support us in realizing the "Dance of the Crane" movie project.
HA MARJE! HA GAYRET!
Çerkes soykırımı ve sürgünü sadece Çerkeslerin değil, tüm insanlığın en acı sayfalarından biridir. Ne var ki yurdundan sürgün Çerkeslerin çoğunluğunun yaşadığı Türkiye’de bile bu trajedi yeteri kadar bilinmemektedir. Bunun altında yatan nedenlerden en önemlisi, Çerkes soykırımı ve sürgününün dünya genelinde resmi olarak tanınmamış olmasıdır. Ancak bir diğer neden de, bu felaketin sinema, televizyon gibi geniş kesimlere mesaj iletme imkanı olan popüler medya mecralarında neredeyse hiç işlenmemiş olmasıdır. Örneğin; dünyada en çok Çerkesin yaşadığı Türkiye’de bu konuda çekilmiş tek bir film bile yoktur. Oysa ortada, sürgün edilen bir halk, yağmalanan bir yurt, yok edilmiş bir kültür ve büyük bir trajedi var.
Geçmişte bunların dünya kamuoyuna mal edilmesi belki daha zordu. Ama artık iletişim ve teknoloji çağındayız. Bu trajediyi dünya kamuoyuna anlatabilir, bir daha böylesi acıların yaşanmaması için kendi mütevazi katkımızı koyabiliriz. Bütün imkanlarımızı bu yolda seferber etmeliyiz. Bu, ikiyüz yılı aşkın bir süre dünyanın en büyük imparatorluklarından birine karşı kahramanca direnen, köyleri, tarlaları yakılan, dağ başlarında soğuktan donan, balık istifi bindirildikleri gemilerde, göç yollarında ve vardıkları limanlarda salgın hastalıklardan kırılan, Arap çöllerinde ve Anadolu bozkırlarında kaybolup giden, o isimlerini bile bilmediğimiz atalarımıza vefa borcumuzdur.
Artık bu trajediyi milyonlara anlatacak bir film yapılmasının vaktidir. Bu konuda sonuçsuz kalan bir çok girişim olduğunu biliyoruz. Bu girişimlerde yapılan en büyük yanlış, çok büyük prodüksiyon gerektiren masraflı senaryolarla yola çıkılması oldu. Tabii bu konuda zamanın ruhu da çok önemliydi.
İşte şimdi bu ruh bizden yana…
Öte yandan elimizde güçlü, güzel bir senaryomuz var. Hem mütevazi bir bütçeyle çekilebilecek, hem evrensel temaları işleyen, insani değerleri ön plana çıkaran, ses getirebilecek bir senaryo. Bu senaryo şimdiden yurtiçi ve yurtdışında, bu tür prodüksiyonları destekleyen kurumların ilgisini çekmiş durumda. Ama bunun için bizim de bir can suyuna, bir başlangıç kıvılcımına ihtiyacımız var. Bu sağlanırsa arkasının kısa sürede geleceğine ve diaspora tarihine geçecek bir sanatsal yapıta imza atılacağına inanıyoruz.
Bu onur hepimizin olmalı.
Ha Gayret! Ha Marje!
Kiaraz’a (imeceye) sen de katıl…